12 Ekim 2011 Çarşamba

Kırmızı - John Logan - İstanbul DT

Oyuncuların başarılı denebilecek bir performans sergilediğini düşünsem de oyun genel olarak sıkıcıydı. Belirli bir olay örgüsü olmadığından genelde bir sürükleyicilik yoktu. Ressam Rothko ve asistanı arasında atölyede geçen diyaloglar, yapıtlarını ortaya çıkarırken yaşadığı karmaşık duygular anlatılmaktaydı. Bu tip oyunları seveler için ilginç bir oyun olabilir ama benim zevkime kesinlikle hitap etmiyordu.

Oyun yorucuydu. Felsefe ve resme ilgi duyan kişileri tatmin edecek bir oyun olabilir ama kesinlikle genel izleyici kitlesine hitap etmiyor.

Bir diğer olumsuzluk da arka plandaki seslerin bezen oyuncuların seslerini bastırmasıydı.



Oyunculuk : 6/10
Konu  : 2/10
Dekor   : 5/10
Işık-Ses  : 4/10
GENEL : 4/10




İzlediğim Tarih: 12 Ekim 2011 20:00
İzlediğim Yer: Taksim Küçük Sahne
Süre: 2 Saat, 2 Perde
Tür: Dram, Biyografik, Felsefik


Yazan: John Logan
Çeviren: Eray Eserol
Yöneten: İskender Altın
Dekor: Şirin Dağtekin Yenen
Kostüm: Şirin Dağtekin Yenen
Işık: Enver Başar
Asistan: Ezgi Yentürk-Doğan Turan

Başlangıç: 2011
Tiyatro: İstanbul Devlet Tiyatrosu

Oyuncular:
Rothko: Nihat İleri
Ken: Turan Günay

Konu:
- Sana birşey sorabilir miyim?
- Sormanı engelleyebilir miyim?
- Gerçekten de siyahtan korkuyor musun?
- Hayır, ben ışığın yok olmasından korkuyorum.
- Yani körlük gibi mi?
- Hayır ölmek gibi.
 Mimari devler Philip Johnson ve Mies Van Der Rohe'nin tasarladığı, New York'un en görkemli yapılarından biri olan Seagram Binası'nın tepesindeki ünlü "Dört Mevsim" restaurantında sergilenmek üzere bir seri müral siparişi verilmiştir. Fakat bu resimleri yapması istenen kişi sıradan biri değil, modern sanat algısının temellerini sarsan deha Mark Rothko'dur. Sanat anlayışı üzerine yaptığı yorumlar ve sıradışı renkleriyle kendi üslubunu tüm dünyaya kabul ettiren ressam Rothko, bu oyun ile çalışpma atölyesinde yarattığı " yeni bir dünya"nın tablosunu göstermektedir. Bu sıradan bir manzara resmi olmanın ötesinde, kendi renklerini oluşturan bir trajedidir. Sanatçının üretim aşamasında yaşadığı katmanları, hayatın içinden bir dille, son derece gerçek bir biçimde sahnede görmek mümkü
ndür. Asistanı Ken ile ressamın olası yaşam algısı üzerine yaptığı tartışmalar, bir sanatçının yaşamın gölgesindeki iç dünyasını çırılçıplak gözler önüne sermektedir.

2. Dünya Savaşı sonrası Avrupa'nın sanattaki öncü rolünü ABD'ye kaptırmasıyla birlikte, Amerika'da ürün veren sanatçılar ve yaptıkları eserler 20. Yüzyılın 2. yarısına tam anlamıyla damga vurmuştur. Bu öyle bir dönemdir ki, Picasso bile demode sayılmakta, soyut dışavurumculuk ve diğer öncü akımlarla sanat tarihi ve felsefesi baştan aşağı sorgulanmaktadır. İşte bu dönemin en önemli sanatçılarından Rothko'nun atölyesinde asistanıyla geçen inişli çıkışlı iki yılının konu olarak seçildiği bu oyun, aynı zamanda 20. yüzyılda sanatın rolü üzerine düşünen herkesi yakalayacaktır.

Web Sitesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder